top of page
aonurhan46

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin TATAR’a Açık Mektup

Bu açık mektubu bir Türk vatandaşı olarak askerlik vazifesini Kıbrıs Güzel Yurt Merkez Komutanlığında İnzibat Asteğmen olarak yapmış, Türkiye’ye bağlı olduğu kadar Kıbrıs’a da bağlılık hisseden bir Türk genci olarak yazıyorum. 2015 yılında yaklaşık 9 ay askerlik görevimi yerine getirdiğim Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde pek çok gözlem yapma şansım oldu. Asteğmenlik eğitimi sırasında da birlikte eğitim aldığımız 12 Kıbrıs Türk`ü kardeşimiz aracılığıyla ülke ve oradaki Türk vatandaşlarının düşünceleri, şartları, sorunları hakkında yeterince bilgi sahibi olduğumu düşünüyorum. Bu sebeple kendi uzmanlık alanım olan sporla ilgili önemli olduğunu düşündüğüm fikrimi sizlere arz etmek istiyorum.



 

Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü`nde 2013 yılından bu yana Sportif Eğitim Uzmanı olarak çalışıyorum. AB Erasmus+ projeleri başta olmak üzere çeşitli uluslararası projelerde görev aldım, projeler hazırladım. Gazi Spor Yöneticiliği Bölümünde Lisans Eğitimimi, The University of Birmingham/İngiltere’de yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Doktora için ise yine İngiltere’de bulunan Loughborough Üniversitesinde eğitimime devam ediyorum. Gazi Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı burs programı ile yurtdışında bu eğitimleri alma imkânına sahip oldum. Tıpkı Hatay gibi Kıbrıs meselesi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önem verdiği konulardı. Onun açtığı yolda ilerleyen birisi ve askerliğini Kıbrıs’ta yapma şansına nail olmuş birisi olarak Kıbrıs’ın sorunları ile dertlenmek benim boynumun borcudur. Bunları ifade etme sebebim spor ile ilgili konularda gerekli donanımlara sahip olduğumu gösterebilmektir. Asıl konuya gelecek olursak;

 

Kıbrıs Türkleri her konuda ambargoya maruz kaldıkları gibi spor konusunda da ambargoya tabi tutulmaktadırlar. Tarihi, nüfusu, ekonomik seviyesi, coğrafyası Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ölçüşemeyecek seviyede ülkeler bile Olimpiyat Oyunlarında ülke olarak yer alırken Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu en tabi hakkından mahrum bırakılmaktadır. Benzer şekilde yanı başındaki Rum Kesimi’ne bu haklar tanınırken söz konusu Türkler olunca tavırlar maalesef değişmektedir. Kıbrıs Rum Kesimi takımları Şampiyonlar Ligi`nde mücadele ederken, Türk takımları kendi ligleri içerisinde oynamaktan öteye gidememektedir. Dahası Türkiye’de yer alan takımlarla bile oynamalarına engel olunmaya çalışılmaktadır. Sizler de hatırlarsınız rahmetli İlhan CAVCAV’ın takımı Gençler Birliği`ne Türk Ocağı Limasol ile dostluk maçı oynadığı için cezalar yağmıştı. Oysaki bu tür cezaların hiçbir hukuki altyapısı olamaz. Bu tür engellemeler hem sportif başarıyı etkilerken hem de toplumsal kırılmalara da yol açmaktadır. Kıbrıs Türk’ü gençlerin uluslararası arenada destekleyeceği bir takımının olmaması, ülke milli takımlarının kurulup uluslararası yarışmalarda boy göstermemesi özellikle gençler üzerinde milli duyguların kazandırılması noktasında boşluklar yaratmaktadır. George Orwell’in dediği gibi “Spor Silahsız Bir Savaş” gibidir ve spor gücünün Kıbrıs Türklüğü’nün elinden alınması tıpkı Japonların ordu kurmasının engellenmesi gibidir. Bu nedenle en az ekonomik, siyasi, dini meseleler kadar spor alanında da atılacak adımlar Kıbrıs Türklüğünün, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasında rol oynayacaktır. İzahını yapmaya çalıştığım konuları elbette siz benden daha iyi biliyorsunuz ancak bu konudaki çözüm önerimin sizler için de faydalı olabileceğini düşünüyorum.

 

Monako Prensliği olarak bilinen şehir devletinin aynı isimdeki Futbol Kulübü AS Monaco bir Fransız takımı olmadığı halde Fransa Futbol Liginde mücadele etmektedir. Oradaki başarıları oranında da uluslararası müsabakalara katılma hakkı kazanmaktadır. Benzer bir formül Kıbrıs Türk takımları için de geçici olarak da olsa uygulanabilir. Elbette ki nihai amacın Kıbrıs Futbol Liginin UEFA tarafından tanınması olmalıdır ancak bunun öncesinde hem Kıbrıslı Türk gençlerine sarılabilecekleri milli bir sembol vermek hem Kıbrıs Türklüğünü dünyaya tanıtmak hem de Kıbrıs ve Anadolu Türklüğü arasında köprü sağlamak adına bir geçiş aşaması olarak böyle bir adım atılabilir. Kıbrıs Liginde Şampiyon olan veya birkaç takımın birleşimi ile oluşturulacak bir futbol takımının - hem Türkiye’de hem de Avrupa’da iddialı bir takım kurmak amacıyla – Türkiye Süper Ligi’nde yer alması amacıyla Türkiye tarafıyla görüşmeler yapılabilir. Kapalı Maraş, İki Bağımsız Devletli Çözüm gibi adımlar, Türkiye’nin son yıllardaki Kıbrıs tutumu, AB gibi uluslararası yapıların ikircikli tutumları göz önünde bulundurulduğunda böyle bir adımın atılmaması için hiçbir sebep göremiyorum. Bu adım Türkiye Süper Ligine de katkı sağlayacaktır. Ligin kalitesi hiç şüphesiz artacak, karşılıklı oynanacak maçlar aracılığıyla aynı millete sahip iki ülke vatandaşları arasındaki bağlar da kuvvetlenecektir.

 

Spor - özellikle futbol -  doğası ve şu andaki konumu gereği çok önemli bir yumuşak (soft power) güçtür. Yeri geldiğinde El Salvador ve Honduras arasında 1969 yılında yaşandığı gibi savaşlar başlatabilecek, yeri geldiğinde pek çok gücün sağlayamadığı barışı getirecek kadar etkili olabilir. Bu nedenle Türkiye’nin de destekleri ile birlikte Kıbrıs Türk sporunun canlandırılması, Kıbrıs Türklüğünün Dünya kamuoyuna daha güçlü duyurulması, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hukuki haklarının sağlamlaştırılması adına bu tür spor politikalarının önemli bir rol oynayacağı ve daha ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini düşünüyorum.  Bugün Barcelona üzerinden Katalanların dünyaca tanınması da bu konuda iyi bir örnek olarak görülebilir. Belki de Barcelona sayesinde Katalanlar İspanya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet haline gelebilir. Çok daha köklü kültüre sahip Kıbrıs Türklüğü ve zaten bir devlet olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bundan çok daha fazlasını hak ediyor.

 

Bu konuda şahsıma da düşen bir şey olursa her zaman hazır olduğumu bildirmek isterim. Bilgilerinize

 

Saygılarımla

Aziz Onurhan AHRAZ

80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page