Türk futbolu için bir utanç günü daha. Beşiktaş’ın eski başkanının neler yaptığını ne de çabuk unuttuk! Memleketi soymakta ustalaşmış Tüpçü, önce kulübünün sonra federasyonun içini boşalttı, Ziraat Bankası’na borç taktı, sonra da sessizce ayrıldı. Gitti diye sevindik ama neleri götürdüğünü yeterince konuşmadık. Bir kulübün eski başkanının yeniden aday olması zaten saçmayken, CB’na olan yakınlığının sonuçları etkilediği bir spor sisteminde, yine ölümü gösterip kansere razı etmeye çalışılan bir sonuçla karşı karşıyayız.
Bir akademisyenin, aday adayı olup, imza bile alamadığı garabet bir seçimdi bu. Yav bari bırakın adam aday olsaydı. Aday olmasına bile tahammülleri yok, aday olmasına destek olacak kadar demokrasi ve adalet bilinçleri yok ama hepsi çıkıp büyük büyük laflar ediyor. Buradan açıkça yazıyorum, hepinizin kalıbına tüküreyim.
Bu arada Trabzonspor ve Fenerbahçe arasında bu kadar didişmenin olduğu yerde ezeli rakibin eski başkanın, federasyonun başına geçmesi ise ayrı bir saçmalık. Al nereden yakarsan yak. Avrupa Şampiyonası sonrasında tansiyon acaba düşer mi, birlik beraberliğimiz kuvvetlenir, futbol ayrıştırmak yerine birleştirir derken, sen tut iki ezeli ve didişen takımdan birisini başkan yap. Şimdi en ufak haksız kararda, hatta doğru bile olsa her kararda Fenerbahçelilerin "Bak işte bu zaten Trabzonsporlu" diyeceğini bilmiyor musun? Aslında biliyorsun ve memleket iyice karışsın diyemi yapıyorsun.
Herkes sadece federasyonu ve rakip takımları suçluyor. Sizin takımınız da onlar kadar kirlenmiş ve bu kirli düzenin bir parçası. Zenginlikleri, karlı anlaşmaları bozulmasın diye sizin takım sevginizi hunharca iştirmar ediyorlar, siz de aynı oyuna dönüp dönüp düşüyorsunuz. Kombine bileti, maç yayını aboneliği veya takım ürünleri almanın bu kadar saçma ve gereksiz olduğu bir dönemi bilmiyorum. Bunları yapmaya devam ettiğimiz gibi, üstüne bu art niyetli kulüp ve federasyon yöneticilerinin borçlarını da halk olarak biz ödemek zorunda kalıyoruz.
Ne demişler "Eşek olana semer vuran çok olur"
Commentaires